Ödev Blogu
 
  Ana Sayfa
  HABERLER
  İletişim
  Mustafa Kemal Atatürk
  Fen Ve Teknoloji
  TÜRKİYE'NİN DOĞUŞU
  Osmanlı
  Gezegenler
  Müzik Aletleri
  Türkçe
  Dünya İklimleri
  Kıtalar Ve Ülkeler
  ÖDEVLER HAKKINDA YARDIM
  İstatistikler
  Türkiye Tanıtımı
  Canlı TV İzle
  ÜYE GİRİŞİ
  BİRAZ DA OYUN:)
  Link listesi
  Reklamlar
  TÜRKİYEMİZE BAKIN
TÜRKİYE'NİN DOĞUŞU
TÜRKIYE TARIHI Kurtulus Savasi ve CUMHURIYET TARIHI: Ulusal Kurtulus Savasi (1919-1923). Mondros Müta-rekesi’nden sonra Osmanli topraklari galip devletler tarafindan paylasilmisti. Bunun üzerine, Anadolu ve Trakya’da savunma cepheleriyle direnis örgütleri kurulmaya baslandi. Türk halki, bu direnis çabalarini tam bagimsizlik hareketine dönüstürmek zorundaydi ve bunu da ancak Mustafa Kemal’in önderliginde gerçeklestirebilirdi. Mustafa Kemal’in 19 Mayis 1919 tarihinde ordu müfettisi olarak Samsun’a ayak basmasiyla dört yil sürecek olan Ulusal Kurtulus Savasi baslamis oldu. 22 Haziran 1919 tarihinde Amasya’da yayin-lanan genelge, bir ulusal kurtulus çagrisi ve bildirgesiydi. Onu Erzurum ve Sivas Kongreleri izledi. Türk halki bu kong-relerle ulusal bagimsizlik konusundaki kararliligini tüm dünyaya söyle haykirdi: “Milli sinirlar içinde vatan topraklari bir bütündür, bölünemez. Manda ve himaye kabul edilemez.” 16 Mart 1920 tarihinde Istanbul fiilen isgal edilerek Osmanli Meclis-i Mebusan’i dagitildi. Bazi mebuslar tutuklandi; tutuklanamayanlar ise Ankara’ya kaçarak Ulusal Kurtulus Müca-delesi’ne katildi. TBMM, 23 Nisan 1920 tarihinde Ankara’da açildi ve Meclis Baskanligi’na Mustafa Kemal seçildi. Ulusal Kurtulus Mücadelesi artik millet adina bu meclis tarafindan yürütülecekti. Meclis’in, Mustafa Kemal’i Baskomutanliga getirmesinden sonra, emperyalist devletlere karsi bütün cephelerde savas baslatildi. Istanbul hükümeti ise 12 Agustos 1920 tarihinde Türkler aleyhine çok agir kosullar içeren Sevr Antlasmasi’ni imzalamisti. Ankara ile Istanbul arasindaki son baglari da koparan bu antlasmaya göre Türkler, Anadolu’nun küçük bir parçasina egemen olabilecekler ve yabanci ülkelerin mali ve askeri denetimi altinda bulunacaklardi. Mustafa Kemal ve Ankara Hükümeti, Sevr Antlasmasi’ni tanimadi. Önce, Dogu Anadolu’da bagimsiz bir devlet kurmak isteyen Ermeniler’e karsi Kazim Karabekir’in kumandasinda bir mücadele baslatildi ve basariyla sonuçlandi. Rusya ile 2 Aralik 1920 tarihinde Gümrü Antlasmasi imzalandi. Bu, TBMM’nin taraf oldugu ilk uluslararasi antlasmaydi. Bati cephesinde, 15 Mayis 1919 tarihinde Izmir’i isgal ederek Ege içlerine dogru yayilmaya baslayan Yunan kuvvetleri, I. ve II. Inönü Savaslari'yla (Ocak-Nisan 1921) durdurulduktan sonra, Sakarya Savasi’nda (Agustos-Eylül 1921) agir bir yenilgiye ugratildi. Fransa ile imzalanan Ankara Antlasmasi’yla (Ekim 1921) da Fransizlar Adana ve çevresinden çekildiler. Bundan sonra ülkenin bütün güçleri ve kaynaklari bati cephesinde gerçeklestirilecek büyük bir saldiri için harekete geçirildi. Büyük Taarruz ve Baskomutanlik Meydan Savasi’ nda (Agustos-Eylül 1922) Yunan güçleri bozguna ugratilarak Izmir kurtarildi (9 Eylül 1922). Bu askeri basari yeni Türk Devleti’nin kurulmasi sürecini daha da hizlan-dirdi. Ankara Hükümeti ile Itilaf devletleri arasinda Mudanya Mütarekesi (11 Ekim 1922) imzalandi ve baris antlasmasinin kosullarini görüsmek üzere bir süre sonra Lozan’da konferans düzenlenmesi kararlastirildi. Ancak Itilaf devlet-lerinin bu konferansa Istanbul Hükümetini de davet etmeleri saltanatin sonunu getirdi. TBMM, 1 Kasim 1922’de halifeligi saltanattan ayirmaya ve saltanati kaldirmaya karar verdi. Son Osmanli padisahi IV. Mehmed (Vahdet-tin) de 17 Kasim 1922 tarihinde bir Ingiliz savas gemisiyle gizlice Istanbul’u terk etti. Lozan Baris Antlasmasi (24 Tem-muz 1923): Ankara Hükümeti’nin tek temsilci olarak katildigi Lozan görüsmeleri, 21 Kasim 1922 tarihinde basladi. Disisleri Bakani Ismet Pasa’nin (Inönü) bas-kanlik ettigi görüsmeler, özellikle kapitü-lasyonlarin gelecegi konusundaki anlasmazlik nedeniyle Subat 1923 tarihinde kesintiye ugradi. Ismet Pasa’nin notasi üzerine 23 Nisan 1923 tarihinde görüsmeler yeniden basladi. 143 madde, 17 ek sözlesme ile protokol ve açiklamadan olusan baris antlasmasiyla Kurtulus Savasi noktalaniyor, TBMM hükümeti resmen taniniyor, Türkiye’nin ulusal sinirlari belirleniyor, kapi-tülasyonlar kaldiriliyor, Osmanli borçlari takside baglaniyor ve sonuç olarak Türkiye’nin siyasal ve ekonomik bagimsizligi ile birlikte egemenlik hakki resmen kabul ediliyordu. 24 Temmuz 1923 tarihinde Isviçre’nin Lozan kentinde imzalanan antlasma, 23 Agustos 1923 tarihinde TBMM tarafindan onaylandi. CUMHURIYET TARIHI: Devletin Örgütlenmesi ve Inkilaplar. Ulusal Kurtulus Savasi’nin kazanilip, Lozan Baris Antlasmasi’ nin imzalanmasindan sonra Mustafa Kemal ilk is olarak savas sirasinda kurulan Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyetlerini birlestirerek, Cumhuriyet Halk Firkasi’ na (Partisi) dönüstürdü ve firkanin genel baskanligini üstlendi. Ulusal mücadele anlayisini sivil bir ortamda sürdürecek olan Cumhuriyet Halk Partisi’nin amaci ülkeyi modernlestirmek, model olarak benimsenen bati sistemini, kurumlarini ve yasam tarzini hayata geçirmekti. 29 Ekim 1923 tarihinde inkilaplarin en önemlisi kabul edilen, Cumhuriyet ilan edildi. Ulusal Mücadele’nin önderi Mustafa Kemal, oybirligiyle Türkiye’nin ilk cumhurbaskani seçildi. O da Ismet Pasa’yi (Inönü) basbakan olarak atadi. Ancak bu gelismeler, ilk Meclis’teki tutucu kesimi rahatsiz etmis; hilafetten kaynaklanan kurum ve kadrolariin yeni yönetim ile çelismesi ihtimali köklü bir dönüsümün gerekliligini ortaya çikarmisti. TBMM, Cumhuriyet’in ilanindan dört ay sonra, cumhuriyetçilik ilkesi ile bagdasmayan ve inkilaplarin hayata geçirilmesi sirasinda ayakbagi olacagi anlasilan hilafeti kaldirarak, Osmanli hanedani mensuplarinin ülke disina çikartilmasina karar verdi (3 Mart 1924). Modern bir devlet ve toplum yapisinin olusturulmasi için, din ve devlet islerinin birbirinden ayrilmasi, bireylerin inanç ve vicdan özgürlüklerinin saglanmasi gerekiyordu. Bu nedenle de bir hilafet kurumu olan Seriye ve Evkaf Vekaleti kaldirilarak, Basbakanliga bagli Diyanet Isleri Baskanligi ve Evkaf Müdürlügü kuruldu. Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile din okullari düzenine son verilerek, tüm okullar ve egitim isleri Milli Egitim Bakanligi bünyesinde birlestirildi Adli Teskilat Yasasi ile seriat mahkemeleri yerini laik mahkemelere birakti. 25 Kasim 1925 tarihinde çikartilan Sapka Kanunu ile sarik ve fes giyilmesi yasaklandi ve “sapka” milli baslik oldu. 26 Kasim 1925 tarihinde ulus-lararasi saat ve takvim düzenleri kabul edildi. 30 Kasim 1925 tarihinde tekke, zaviye ve türbeler kapatilarak tarikat unvanlari kaldirildi. 17 Subat 1926 tarihinde Osmanli hukukunun temel taslari olan Mecelle ve Ser’i Hukuk yerine “Türk Medeni Kanunu” kabul edildi. Buna paralel olarak Borçlar, Ceza ve Ticaret Kanunlari da çagdas esaslar dogrultusunda yeniden düzenlendi. Çok esliligin yasaklanmasi ve bosanmalar konusunda sa-dece mahkemelerin yetkili kilinmasi, kadin haklari konu-sunda atilan ilk önemli adimlari olusturdu. Kadinlar birçok Avrupa ülkesinden önce; 1930 yilinda belediyeler, 1933 yilinda köy ihtiyar heyetleri, 1934 yilinda ise TBMM için seçme ve seçilme hakki elde ettiler. Milli Egitim Bakanligi tarafindan yeni bir Türk alfabesi hazirlandi ve Latin harflerinin kullanilmasini öngören yasa 1 Kasim 1928 tarihinde TBMM’de kabul edildi. 1931 yilinda agirlik ve uzunluk ölçüleri degistirildi. Metre ve kilo sistemlerinin kabulü ile ticari ve ekonomik islemler kolaylastirildi, ülke genelinde standart bir ölçü düzeni kuruldu. 21 Haziran 1934 tarihinde Soyadi Kanunu’nun çikartilmasiyla, modern Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal’e “Atatürk” soyadi verildi. “Devletin dini Islamdir” hükmü 1928 tarihinde yapilan degi-siklikle Anayasa’dan çikartildi. 1937 yilinda ise Türkiye’nin laik bir devlet oldugu, Anayasa hükmü haline getirildi. 1925 yilinda Türk Tarih Kurumu, 1932 yilinda ise Türk Dil Kurumu kuruldu. Atatürk Döneminde Iç ve Dis Politika: Atatürk, inkilaplari halkin tümüne benimsetmek kararindaydi. Fakat devleti kuran inkilapçi CHP içerisinde bile bir süre sonra muhalif sesler yükselmeye basladi. Gerçeklestirilen inkilaplarin Türkiye’nin sosyal ve siyasal yapisina uymadigini düsünen ve aralarinda Rauf Orbay, Kazim Karabekir ve Ali Fuat Cebesoy gibi Ulusal Kurtulus Savasi’ ni yöneten bir grup komutanin da bulundugu muhalifler, Cumhuriyet Halk Par-tisi’nden istifa ederek Terakkiperver Cumhuriyet Firkasi’ni kurdular. Partinin baskanligina Kazim Karabekir getirildi. Güneydogu Anadolu’da gerici Seyh Said Isyani’nin çikmasi üzerine hükümet, 3 Haziran 1925 tarihinde Terakkiperver Cumhuriyet Firkasi’ni kapatti. Çok partili sisteme geçmek Atatürk’ün idealiydi. Bu nedenle eski basbakanlardan olan Fethi Okyar’a Serbest Firka’yi kurdurdu. Ismet Inönü’ye muhalif olan Fethi Okyar’i n liderligindeki parti, halktan büyük ilgi görmeye ve beklenmedik sekilde gelismeye basladi. Okyar’in Izmir gezisi sirasinda üzücü olaylarin meydana gelmesi nedeniyle parti, 17 Kasim 1930 tarihinde kendini feshetti. Cumhuriyetin ilk yillarinin özelligi, Milli Misak’a ve barisa dayali dis politika izlenmesiydi. Basarili bir diplomasi ile Istanbul ve Çanakkale bogazlarinin ulusal savunma sistemi içinde yer almasi saglanmis (Montreaux Antlasmasi, 1936), Balkan (1934) ve Sadabad Paktlari ile bütün komsu ülkelere karsi izlenen dostluk politikalari yayginlastirilmisti. Hatay, Atatürk’ün ugrastigi son dis politika sorunu oldu. Di-namizmi, güçlü sezgileri, güç dengelerini dogru hesap edebilmesi, iç ve dis kosullari dogru degerlendirmesiyle bilinen Atatürk, 10 Kasim 1938 tarihinde vefat ettiginde; Hatay sorununu da çözüme kavusturmus ve bati modeli dogrultusunda büyük adimlar atmis; geriye, kurumlari çagdaslasmis ve inkilaplari yürekten benimsemis bir ülke birakmisti. Inönü Devri ve Bunalimli Savas Yillari. Atatürk’ün ölümünden sonra ikinci cumhurbaskani seçilen Ismet Inönü, Türkiye’yi 1939 yilinda baslayan Ikinci Dünya Savasi’nin disinda tutmayi basardi. 23 Agustos 1939 tarihinde Sovyet-Alman Antlasmasi imzalandiginda, bu beraberligin Türkiye aleyhine sonuçlar dogurabilecegini düsünen Inönü, Fransa ve Ingiltere ile antlasma yaparak Türkiye’nin ekonomik yardim almasini sagladi (13 Ekim 1939). Sovyetler Birligi ile bu ülkenin Türkiye’ye saldirmayacagi güvencesini alan bir antlasma imzaladi (25 Mart 1941). Almanya ile de Sovyetler Birligi’ne saldirmasi ndan birkaç gün önce saldirmazlik antlasmasi yapan Inönü’nün bu denge politikasi savas boyunca devam etti. Savasin bitmesine kisa bir süre kala ABD, Ingiltere ve SSCB’nin yaninda yer alarak Almanya ve Japonya’ya savas ilan eden Türkiye, 24 Ocak 1945 tarihinde Birlesmis Milletler bildirisini imzaladi ve 5 Mart 1945 tarihinde San Francisco Konferansi’na davet edilerek, Birlesmis Milletler kurucu üyeleri arasinda yer aldi. Çok Partili Döne-me Geçis: Fuat Köprülü, Refik Koraltan, Celal Bayar ve Adnan Menderes; tarihe “Dörtlü Takrir” olarak geçen ünlü önergelerini CHP Meclis Grubu’na vererek, içtüzügün ve bazi yasalarin degistirilmesini istemislerdi. Isteklerinin geri çevrilmesi üzerine Bayar, CHP’ den ve milletvekilliginden istifa etti. Menderes, Köprülü ve Koraltan ise parti disiplinine uymadiklari gerekçesiyle CHP’den ihraç edildiler. “Dörtlü Tak-rir”e imza koyanlar, 7 Ocak 1946 günü, Demokrat Par-ti’yi kurduklarini açikladilar. Demokrasinin ve liberal ekonomi anlayisinin öncülügünü yapan DP, beklenenden daha hizli sekilde gelisti ve 1946 seçimlerinde Meclis’e girmeyi, 1950 seçimlerinde ise tek basina iktidara gelmeyi basardi. 1954 seçimlerinde oylarini artirarak iktidarini daha da perçinleyen DP, 1957 seçimlerinde oy kaybina ugrama-sina ragmen 27 Mayis 1960’a kadar iktidarini sürdürdü. CHP iktidari döneminde benimsenmeye baslanan Amerika ile yakin isbirligi, DP iktidari döneminde dis politikaya yeni boyutlar getirdi. Missouri gemisinin Istanbul’u ziyareti, Truman Doktrini ve Marshall Plani’nin uygulanmaya konmasi ile Amerika’dan ilk ekonomik ve askeri yardimlarin gelmeye baslamasi, Ismet Inönü’nün bu dogrultuda attigi temelleri saglamlastirmisti. Türkiye, DP iktidari döneminde Kore Savasi’na katildi ve Kuzey Atlantik Pakti Örgütü’ne (NATO) üye oldu (1952). 1954 seçimlerinden sonra ekonomi ile birlikte halkin ve sivil-asker bürokratlarin durumu da bozulmaya baslamisti. Halktaki hosnutsuzluk karsisinda muhalefet ve basinin da elestirileri sertlesmisti. Iktidar ise bu egilime karsi bazi sert önlemler almaya yönelmisti. Anamuhalefet Partisi lideri Inönü’nün yurt gezilerinde karsilastigi engeller, basi ni kontrol altinda tutmak için basvurulan yöntemler ve Meclis’te kurulan “Tahkikat Komisyonu” tansiyonu iyice yükseltmis, rejim tartismalarina yol açmisti. 27 Mayis Hareketi ve Ara Dönem: Silahli Kuvvetler’in çesitli kademelerindeki bir grup subay, 27 Mayis 1960 sabahi planli bir sekilde harekete geçerek, on yillik DP iktidarini devirdi ve yönetime el koydu. Yayinlanan ilk bildiride, hareketin hiçbir kisiye ve zümreye karsi yapilmadi-gi, NATO’ya ve CENTO’ya bagli kalinacagi ve en kisa zamanda seçimlerle yönetimin sivillere devredilecegi bildirildi. Ihti-lalci subaylar tarafindan “Milli Birlik Komitesi” (MBK) adinda bir komite kuruldu. Kara Kuvvetleri Komutani Orgeneral Cemal Gürsel; Devlet, Hükümet ve Milli Birlik Komitesi Bas-kanligi görevlerini üstlendi. MBK yasama görevini üstlenirken, 17 Haziran 1960’ta çogu sivillerden olusan bir hükümet göreve basladi. Ancak, MBK üyelerinin bir bölümü bir an önce seçimlerin yapilmasini isterken, diger bölümü gerekli reformlar gerçeklestirildikten sonra seçimlere gidilmesinden yanaydi. Ikinci gruptakiler 13 Kasim 1960 tarihinde tasfiye edilerek yurt disinda çesitli görevlere atandilar. Kurucu Meclis, 5 Ocak 1961 tarihinde toplandi. Kurucu Meclis’in son seklini verdigi Anayasa, 9 Temmuz 1961 tarihinde yapilan referandumla kabul edilerek yürürlüge girdi. 1961 Anayasasi’nin getirdigi en önemli yenilik; parlamentonun, Millet Meclisi ve Cumhuriyet Senatosu olmak üzere iki kanattan olusmasiydi. MBK, 15 Ekim 1961 tarihinde yapilan seçimlerle iktidari sivillere teslim etti. Ana-yasa geregi MBK’nin 22 üyesi “Tabii Senatör” olarak parla-mentoya girerken, Cemal Gürsel Cumhurbaskani seçildi. Devrik Cumhurbaskani, Basbakan, Bakanlar Kurulu üyeleri, milletvekilleri ve bazi bürokratlar 27 Mayis 1960 sabahi Harp Okulu’nda gözetim altina alinmislardi. Yassiada’da kurulan “Yüksek Adalet Divani”, “Anayasayi ihlal” ile suçladigi DP iktidar mensuplarindan 15’ine idam cezasi verdi. Bunlardan 12’si MBK tarafindan müebbet hapse çevrildi. DP iktidarinin Basbakani Adnan Menderes, Disisleri Bakani Fatin Rüstü Zorlu ve Maliye Bakani Hasan Polatkan ise 16-17 Eylül 1961’de Imrali Adasi’nda idam edildiler. Diger tutuklularin tümü 1964 yilina kadar çesitli af girisimleriyle serbest bira-kildilar. Hareketli Yillar ve AP Dönemi: 14 Ekim 1961’de yapilan ilk seçimlerde, emekli Orgeneral Ragip Gümüs-pala’nin liderligindeki Adalet Partisi ile ihtilal hükümetinin Maliye Bakanligini yapan Ekrem Alican’in liderligindeki Yeni Türkiye Partisi, DP’nin 1957 yilinda aldigi toplam oylardan daha fazlasini elde etmisti. CHP’nin oylari ise A’den 7’ye gerilemisti Seçimlerden sonra CHP Genel Baskani Ismet Inönü’nün baskanliginda kurulan CHP-AP koalisyon hükümeti, sivil rejime dönüsü kolaylastirmakla birlikte iç uyumsuzluklar nedeniyle uzun ömürlü olamadi. Onu, yine Inönü’nün baskan-liginda kurulan II. ve III. koalisyonlarla, Suat Hayri Ürgüp-lü’nün baskanliginda kurulan koalisyon hükümeti izledi. Ragip Gümüspala’nin 1964’te ölümüyle bosalan AP Genel Baskanligi’na, Devlet Su Isleri eski Genel Müdürü Süleyman Demirel seçildi. AP, 1965 seçimlerinde oylarin S’ünü alarak tek basina iktidara geldi. Bu seçimlerin bir özelligi de Türkiye’de ilk kez bir sosyalist partinin, Türkiye Isçi Partisi’-nin seçimlere katilmasi ve 15 milletvekilligi kazanmasiydi. 12 Mart ve Ara Rejim: 1968 yilinda baslayan ögrenci eylemleri, tüm Avrupa’yi oldugu kadar Türkiye’yi de et-kilemis, masum ögrenci istekleri giderek siyasi ve ideolojik bir içerik kazanmis ve kanli bir teröre dönüsmüstü. Bu terörü durdurmak gerekçesiyle komutanlar 12 Mart 1971’de muh-tira verdiler. Genelkurmay Baskani ve dört kuvvet komutaninin ortak muhtirasi, anarsi ve terörü önlemek, rejimi esenlige kavusturmak gerekçesiyle verilmisti ve reformlari Atatürkçü bir görüsle gerçeklestirebilecek partiler üstü bir hükümetin olusturulmasini istiyordu. Aksi durumda ordu, yönetimi dogrudan üstlenecekti. Bunun üzerine, hükümetin Basbakani olan Demirel ayni gün istifasini Cumhurbaskani Cevdet Sunay’a verdi. Yeni ara rejimin ilk hükümeti, CHP’den istifa eden Prof. Nihat Erim tarafindan kuruldu. Sikiyönetim ilan edildi ve bazi özgürlükler kisitlandi. I. Erim Hükümeti, sert önlemlere ragmen terörün tirmanisa geçmesine daha fazla dayanamayarak yerini II. Erim Hükü-meti’ne birakmak zorunda kaldi. 12 Eylül 1980 müdahalesinden önce Dragos’taki evinin önünde teröristler tarafin-dan öldürülecek olan Erim’in bu ikinci denemesi de basarili olamadi. Yerini, Nihat Erim hükümetinde Maliye Bakanligi yapmis olan Ferit Melen’in kurdugu hükümete birakti. Onu izleyen Naim Talu Hükümeti ise bir çesit demokrasiye geçis sürecini baslatti. 1973 yilinda TBMM’de yapilan Cumhurbaskanligi seçimini 12 Martçilarin adayi Faruk Gürler kaybetti; AP ve CHP’nin ortak adayi emekli Oramiral Fahri Korutürk kazandi. Bu arada, devleti ve cumhuriyeti kuran CHP’de 1969 yilindan itibaren baslayan gelismeler 12 Mart Muhtirasi’ ndan sonra ilginç boyutlar kazanmisti. 12 Mart Muhtirasi’na karsi çikan Genel Sekreter Bülent Ecevit ve arkadaslari, Merkez Yürütme Kurulu üyeliginden istifa etmislerdi. Ecevit ve arkadaslari, 1972 Kurultayi’nda Inönü’nün ekibine karsi parti yönetimine adayliklarini koydular. Ecevit ekibinin kazanmasiyla Ismet Inönü; CHP Genel Baskanligi’ndan, üyeligin-den ve milletvekilliginden istifa etti. Hemen toplanan kurultayda Ecevit, Genel Baskan seçildi. Ecevit Hükümetleri ve “MC” Dönemleri. 1973 yilinda yapilan seçimler, 12 Mart rejiminin hukuki olarak sonunu getirmisti. Seçimlerde hiçbir partinin tek basina iktidara gelememesi yeni bir “Koalisyonlar Dönemi”ni baslatti. Se-çimlerde en yüksek oyu alan CHP, görüslerinde Islami akimlari yansitan Milli Selamet Partisi (MSP) ile koalisyon hükümeti kurdu. Bu ilginç uzlasma olumlu sonuçlar dogurdu ise de dünyadaki konjonktürel gelismeler Türkiye’ye, dolayisiyla hükümete de yansidi. Dünyadaki petrol bunaliminin ardindan Türkiye’yi yillarca ugrastiracak olan Kibris sorunu gündeme geldi. Nikos Sampson’un 1974 Hazirani'nda Kibris Cumhurbaskani Makarios’a karsi ENOSIS’çi bir darbe yap-masina seyirci kalmayan Türkiye, anlasmalardan dogan garantörlük hakkini kullanarak Ada’ya askeri müdahalede bulunmak zorunda kaldi. Bu müdahaleye bati olumsuz tavir alirken, ABD Türkiye’ye ekonomik ambargo ilan etti. Kibris sonrasi izlenecek dis politika konusunda anlasmazlik belirince, CHPMSP koalisyonu dagildi. Basbakanlik görevi verilen Kontenjan Senatörü Sadi Irmak’in kurdugu hükümet ise TBMM’den güvenoyu alamadi. 1969 seçimlerinden sonra, kendi hükümetlerine güvensizlik oyu vererek AP’den ayrilan ve çikarilanlar tarafindan kurulan Demokratik Parti’de (DP) çözülmeler baslamisti. Katilanlarla milletvekili sayisini artiran AP; MSP, MHP (Milliyetçi Hareket Partisi) ve CGP (Cumhuriyetçi Güven Partisi) ile bir araya gelerek çogunlugu sagladi. Yeni hükümeti kurma görevi Süleyman Demirel’e verildi. Demirel 1977 seçimlerine kadar isbasinda kalacak olan “Milliyetçi Cephe” (MC) hükümetini kurdu. 1977 seçimlerinde hiçbir parti tek basina iktidar olabilecek çogunlugu saglayamayinca, Süleyman Demirel bu kez CGP’nin alinmadigi II. MC Hükümeti’ni olusturdu. 1974 yilinda baslayan ekonomik bunalim ve terör derinleserek devam ediyordu. Süleyman Demirel’in baskanligindaki II. MC Hükümeti, Aralik 1977 tarihinde CHP’nin gensorusu ile düsürüldü. CHP lideri Bülent Ecevit; 11 bagimsiz milletvekili, DP ve CGP’nin destegiyle yeni bir hükümet kurdu. Fakat ne ekonomik darbogazdan çikilabildi ne de terörün tirmanisi durdurulabildi. 1979 sonbaharinda yapilan Cumhuriyet Senatosu Kismi Yenileme Seçimleri’nde CHP agir bir yenilgiye ugrayinca, Bas-bakan Ecevit görevden çekildi. AP lideri Demirel bu kez MSP ve MHP tarafindan disaridan desteklenen AP Azinlik Hükümeti’ni kurdu (25 Kasim 1979). AP Azinlik Hükümeti’nin ül-keyi ekonomik darbogazdan çikarmak için aldigi 24 Ocak Kararlari kisa sürede olumlu sonuç verdi, ama terör olaylarinin önüne geçilemedi. Terörün yogun oldugu illerde sikiyönetim ilan edildi. Öte yandan 1980 yilinin ilk aylarinda görev süresi dolan Fahri Korutürk’ün yerine yeni cumhurbaskani bir türlü seçilemiyordu. 12 Eylül Ara Rejimi (1980-1983): 12 Eylül 1980 sabahi, Türkiye’de yeni bir askeri müdahale gerçeklesti. Ordu, emir komuta zinciri içinde yönetime el koymustu. Genelkurmay Baskani Orgeneral Kenan Evren ve Kuvvet Komutanlarindan olusan Milli Güvenlik Konseyi, TBMM’yi ve hükümeti feshetti. Tüm ülkede sikiyönetim ilan edildi. AP, CHP, MSP ve MHP liderleri gözetim altina alindi. MGK, mü-dahaleden sonra yasama ve yürütme yetkilerini üstlenerek, konseyin baskani olan Kenan Evren’i Devlet Baskanligi’na getirdi. Yeni hükümet, emekli Oramiral Bülent Ulusu’nun baskanliginda kuruldu. AP Azinlik Hükümeti’nin Basbakanlik Müstesari ve 24 Ocak Kararlari'nin mimari Turgut Özal da hükümette Ekonomiden sorumlu Basbakan Yardimciligi’na getirildi. Ekonomik istikrar programi bu dönemde aynen sürdürüldü. NATO Baskomutani’nin adiyla anilan “Rogers Plani” nin MGK tarafindan kabulü ve ülkenin uzun süredir izledigi politikaya aykiri olarak Yunanistan’in NATO’nun askeri kanadina dönmesine izin verilmesi dis politikadaki en önemli gelismelerdi. Haziran 1981’de, MGK ve Danisma Meclisi’nden (DM) olu-sacak bir “Kurucu Meclis” yapilanmasi karari alindi. Danisma Meclisi üyelerinin açiklandigi gün, daha önce etkinlikleri yasaklanmis olan tüm siyasi partiler MGK tarafindan kapatildi ve malvarliklarina el kondu. DM Anayasa Komisyonu tarafindan hazirlanan yeni anayasa 7 Kasim 1982 tarihinde halkoyuna sunuldu ve ‘.2 “evet” oyu ile kabul edildi. Yeni anayasanin kabulü ile Kenan Evren “Cumhurbaskani” sifatini aldi. Siyasi Partiler Yasasi 24 Nisan 1983 tarihinde yürürlüge girdi ve yeni siyasi partilerin kurulmasi için siyasi faaliyetler kademeli olarak serbest birakildi. Merkez sagda; emekli Orgeneral Turgut Sunalp tarafindan Milliyetçi Demokrasi Partisi (MDP), 1982’de Bülent Ulusu Hükümeti’nden ayrilmis olan Turgut Özal tarafindan Ana-vatan Partisi (ANAP) ve merkez solda; Bülent Ulusu’nun Bas-bakanlik Müstesarligi’ni yapmis olan Necdet Calp tarafindan Halkçi Parti (HP) kuruldu. AP’nin devami olarak kurulan Dogru Yol Partisi (DYP) ve Ismet Inönü’nün oglu Erdal Inönü’nün liderliginde kurulan Sosyal Demokrat Halkçi Parti (SODEP), kurucu üyelerinin çogu MGK tarafindan veto edil-digi ve öngörülen süre içinde kurucu yeter sayisini tamamlayamadiklari için genel seçimlere katilma hakki elde edemediler. 6 Kasim 1983 tarihinde yapilan genel seçimlere ANAP, MDP ve HP katildi. Oylarin E.1’ini alan ANAP tek basina iktidar oldu. 24 Kasim 1983 tarihinde toplanan TBMM’nin baskanlik divaninin olusmasiyla MGK’nin görevi sona erdi. MGK’nin dört üyesi “Cumhurbaskanligi Konseyi” üyesi olarak göreve bas-ladi. Cumhurbaskani ile birlikte Konsey üyelerinin görev sü-resi de tamamlanmisti. I. ve II. Özal Hükümetleri. 6 Kasim 1983 seçimlerinde tek basina iktidara gelen ANAP, 1987 seçimlerinde de iktidarda kalmayi basardi. Özal hükümetleri döneminin en önemli özelligi, Özal’in deyimiyle, gerçeklestirilen “Büyük Transformasyon” oldu. Üst üste yapilan cesur ve kararli reformlarla ekonomi yön ve kabuk degistirdi. Ekonomik sorunlar çözüldü ve ekonomik büyüme hizlandirildi. Avrupa ülkeleriyle iliskiler iyilestirildi. Türkiye ile iliskilerini askiya almis olan Avrupa Konseyi Danisma Meclisi, Türk parlamenterlerin bu kurula katilmasini Mayis 1984’te kabul etti. Yunanistan’in NATO’nun askeri kanadina dönmesine izin verildikten sonra, ABD ile canlanan iliskilerdeki düzelme devam etti. Irak-Iran savasinda izlenen tarafsiz politika, her iki ülke ile ticareti olumlu yönde etkiledi. Bu dönemde iç politikadaki en önemli gelisme ise, HP ile SODEP’in Sosyal Demokrat Halkçi Parti (SHP) adiyla birlesmesiydi. Eski CHP’nin yasakli Genel Baskani Bülent Ecevit’in esi Rahsan Ecevit, Demokratik Sol Parti’yi (DSP) kurdu. 6 Eylül 1986 tarihinde yapilan halk oylamasi ile siyasi yasaklar kaldirildi. Bülent Ecevit DSP’de, Süleyman Demirel DYP’de, Alparslan Türkes MÇP’de (Milliyetçi Çalisma Partisi), Necmettin Erbakan RP’de (Refah Partisi) genel baskanliga getirildi. ANAP, 1987’de yapilan erken genel seçimlerde yine tek basina iktidara geldi. SHP $.75 ve DYP .15 orani nda oy aldi. Kenan Evren’in görev süresinin dolmasiyla sekizinci Cumhurbaskani seçilen Turgut Özal, 9 Kasim 1989 tarihinde Evren’den görevi devraldi. Basbakanliga atadigi Yildirim Akbulut, Kasim 1989 tarihinde toplanan ANAP Olaganüstü Büyük Kongresi’nde genel baskan seçildi. Körfez Krizi. Saddam Hüseyin’in emriyle Irak kuv-vetlerinin Agustos 1990 tarihinde Kuveyt’i isgal etmesi, “Körfez Krizi”nin patlak vermesine neden oldu. Cumhurbaskani Turgut Özal bu kriz sirasinda, yogun diplomatik ataklarla Türkiye’nin uluslararasi alanda ön plana çikmasini ve müt-tefiklerin yaninda aktif rol almasini sagladi. Körfez Sava-si’nin ardindan 1991 ilkbaharinda Türkiye, çogunlugunu Kürtler’in olusturdugu bir milyona yakin siginmacinin göç hareketiyle karsilasti. Müttefiklerin 36. paralelin kuzeyindeki Irak topraklarini “Güvenlik Bölgesi” ilan etmesinden sonra siginmacilarin büyük bir bölümü yurtlarina döndü. ANAP’taki Degisim ve Koalisyonlar Dönemi. ANAP Genel Baskanligi’na Haziran 1991 tarihinde Yildirim Akbulut’un yerine Mesut Yilmaz seçildi. Yilmaz’in baskan-liginda kurulan yeni hükümetin ilk icraati ise erken seçim karari almak oldu. 21 Ekim 1991 tarihinde yapilan erken genel seçimlerde DYP aldigi '.03 oy oraniyla birinci parti oldu. Onu ANAP, SHP, RP ve DSP izledi. 20 Kasim 1991 tari-hinde Süleyman Demirel’in baskanliginda DYP-SHP koalis-yon hükümeti kuruldu. Ekonomik büyümeyi canlandirmakta ve ücretlilerin reel gelirlerini artirmakta bir ölçüde basarili olan hükümet, demokratiklesme alaninda da bazi adimlar atti. Sovyetler Birligi’nin 1991 yilinda dagilmasiyla bagimsizliklar-ini elde eden Kafkasya ve Orta Asya Cumhuriyetleri ile çok yönlü iliskiler kuruldu. Böylece Türkiye için bir “bölge devleti” olma yolunda yeni ufuklar açildi. Haziran 1992 tarihinde bir zirve toplantisiyla kurumlastirilan, Kafkasya ve Balkanlar da-hil bütün Karadeniz havzasini içine alan “Karadeniz Ekono-mik Isbirligi”, Türkiye’nin bu bölgedeki önemini daha da artirdi. Ayrica Türkiye, Bosna-Hersek ve Somali konularinda da aktif bir rol oynadi. Cumhurbaskani Turgut Özal’in 17 Nisan 1993 tarihinde bek-lenmedik sekilde vefat etmesi iç politikadaki dengeleri ciddi sekilde etkiledi. Süleyman Demirel Cumhurbaskani seçildi. Demirel’in bosalttigi DYP Genel Baskanligi'na ise 13 Haziran 1993 tarihinde yapilan olaganüstü büyük kongrede Tansu Çiller getirildi. Türkiye’nin ilk kadin basbakani olan Çiller’in kurdugu DYP-SHP Koalisyon Hükümeti, 25 Haziran 1993 tarihinden 25 Aralik 1995 seçimlerine kadar görevde kaldi. Sosyal ve Siyasal Gerilim: RP, 1995 seçimlerinde ! oy oraniyla birinci parti oldu. Ancak, 5 Mart 1996’da Mesut Yilmaz’in baskanliginda “Anayol” olarak adlandirilan ANAP-DYP Koalisyon Hükümeti kuruldu. Bu hükümet sadece dört ay görevde kalabildi. RP’nin hükümet hakkindaki gen-sorusunu, DYP’nin destekleyecegini açiklamasi üzerine Yilmaz, 6 Haziran 1996 tarihinde istifa etti. Cumhurbaskani bu kez RP Genel Baskani Necmettin Erbakan’i hükümeti kurmakla görevlendirdi. Erbakan’in kurdugu ve “Refahyol” olarak adlandirilan RP-DYP Koalisyon Hükümeti’nde DYP Ge-nel Baskani Çiller, Basbakan Yardimciligi ve Disisleri Bakan-ligi görevini üstlendi. Bu dönemde yogunlasan irtica tartis-malari sosyal ve siyasal gerilimin dogmasina neden oldu. Milli Güvenlik Kurulu 28 Subat 1997 tarihli toplantisinda, irti-canin tirmanmakta oldugu uyarisini yapinca yeni bir süreç basladi. Bu gerilimli süreçte Erbakan, basbakanlik görevini hükümet ortagina devretmek amaciyla 18 Haziran 1997 tarihinde istifa etti. Cumhurbaskani Demirel ise 19 Haziran 1997 tarihinde hükümeti kurmakla Çiller’in yerine Yilmaz’i görevlendirdi. Yilmaz’in kurdugu ve kamuoyunda “Anasol-D” olarak bilinen ANAP-DSP-DTP (Demokrat Türkiye Partisi) Koalisyon Hükümeti, 12 Temmuz 1997 tarihinde TBMM’den güvenoyu aldi. Bu dönemde, erken seçimlerin genel ve yerel seçimlerin birlestirilerek 18 Nisan 1999 tarihinde yapilmasi kararlastirildi. Hükümet, muhalefetin gensoru önergesiyle 25 Kasim 1998 tarihinde düsürüldü. Ecevit tarafindan 17 Ocak 1999 tarihinde kurulan DSP Azinlik Hükümeti, Mec-lis’ten güvenoyu alarak 18 Nisan seçimlerine kadar görevde kaldi. Seçim sonucunda DSP, MHP, FP (Fazilet Partisi), ANAP ve DYP parlamentoda temsil edilme hakki kazanirken; CHP ’luk ülke barajini asamayarak parlamento disinda kaldi. DSP oylarini büyük oranda artirirken, MHP de en fazla oy alan ikinci parti oldu. Merkez sagdaki ANAP ve DYP ise büyük oy kaybina ugradi. Ocak 1998 tarihinde kapatilan RP’nin bagimsiz kalan milletvekillerinin katilimiyla kurulan Fazilet Partisi de eski oy oranini koruyamadi. DSP Genel Baskani Ecevit, 28 Mayis 1999 tarihinde DSP-MHP-ANAP Koalisyon Hükümeti’ni kurdu. Yeni hükümet gö-reve baslar baslamaz Devlet Güvenlik Mahkemeleri’nin sivil-lestirilmesi, Bankalar Kanunu, “Uluslararasi Tahkim”i öngö-ren Anayasa degisikligi, sosyal güvenlik reformu gibi önemli konularda yeni yasalarin çikmasini sagladi. 16 Mayis 2000 tarihinde görev süresi dolan Süleyman Demirel’in yerine, Meclis’te temsil edilen bes partinin genel baskanlarinin katildigi bir teklifle aday gösterilen Anayasa Mahkemesi Baskani Ahmet Necdet Sezer, 3. turda 330 oyla Türkiye’nin 10. Cumhurbaskani seçildi. Önce Kriz, Sonra Istikrar. Türkiye, Subat 2001 tari-hinde Cumhuriyet tarihinin en agir ekonomik krizine girdi ve ekonomik dengeler birden bire alt üst oldu. Hükümet, Dün-ya Bankasi Baskan Yardimcisi Kemal Dervis’i, Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanligi’na getirdi. IMF ve Dünya Banka-si’ndan büyük ölçekli krediler saglandi. Bankalar Yasasi yeniden düzenlendi. Bu arada, TBMM tarafindan Anayasa’nin birçok maddesinde degisiklik yapilarak Avrupa Birligi stan-dartlarina uyum konusunda önemli adimlar atildi. Savas ve terör suçlari disinda idam cezasi kaldirildi. TBMM’de, DSP-MHP ve ANAP’tan olusan koalisyon hükü-metinin önerisiyle, 3 Kasim 2002 tarihinde erken genel seçimlerin yapilmasi kararlastirildi. Seçimlerde sadece AK Parti (4.28) ve CHP (.39) oy ile parlamentoya gire-bildi. AK Parti Meclis’teki 550 sandalyeden 363’ünü elde ederek tek basina iktidara gelirken, CHP ana muhalefet partisi oldu. Seçimlerden önceki koalisyon hükümetini olus-turan DSP, MHP ve ANAP ile ana muhalefet partisi olan DYP, ’luk ülke barajini asamayarak parlamento disinda kaldilar. AK Parti Dönemi.: Seçimlerden sonra, AK Parti Kayseri Milletvekili Abdullah Gül tarafindan 58. Hükümet kuruldu. Bu dönemde AK Parti Genel Baskani Recep Tayyip Erdogan, Avrupa ülkelerinin basbakanlariyla bir araya gele-rek, Türkiye’nin AB’ye alinmasi için yogun çalismalar yapti ve 14 AB ülkesinde çesitli temaslarda bulundu. Bu dönemin en önemli siyasi olayi ise; AB Kopenhag Zirvesi’nde Türkiye’nin tam üyelige iliskin görüsmeleriyle ilgili tarihin Aralik 2004 olarak belirlenmesine karar verilmesi ile hükümetin, Irak Savasi nedeniyle istedigi “Türkiye’de yabanci asker bulun-durma ve yabanci ülkelere asker gönderme” yetkisinin TBMM tarafindan reddedilmesi oldu. AK Parti Genel Baskani Recep Tayyip Erdogan, seçilme yeter-liligi önündeki engel kalktiktan ve Siirt’teki ara seçimde mil-letvekili seçildikten sonra, Basbakanlik görevini Abdullah Gül’den devralarak 59. Hükümeti kurdu. Bu dönemde uygulanan politikalarla ekonomide istikrar sag-landi. Hedeflenen düzeyde bir büyüme hizi yakalandi ve enflasyon düsürüldü. Ayni dönemde ihracatta rekor düzeyde rakamlara ulasildi. Turizmde ise hem alt yapi çalismalarinda hem de ülkeye gelen turist sayisinda ciddi gelismeler görüldü. Enerji, tarim, saglik, egitim ve çalisma hayatinda sosyal destek projeleri ve iyilestirme çalismalari yürütüldü. Dis politikanin ise ana eksenini; Avrupa Birligi, Kibris, Irak ve uluslararasi terör olusturdu. AB ve Kibris konularinda önemli kazanimlar elde edildi. Kibris konusunda New York’ta baslayip Ada’da devam eden ve referandumla sonuçlanan süreç, Türkiye’nin bu sorundaki 30 yillik imajini degistirdi. Türkiye’nin barisi engelleyen degil, isteyen taraf oldugu anlasildi. Bu yeni durum AB sürecine de olumlu yansidi. 59. Hükümet, bir önceki hükümetin kaldigi yerden devam ederek, AB ile iliskilerini ayni canlilikla sürdürdü. AB’ye uyum süreci çerçevesinde Türkiye’nin kendi ihtiyaçlarini da göz önünde bulunduran yasal ve yapisal reformlara devam edildi. TBMM tarafindan çok sayida yasa görüsülerek kabul edildi. Bu arada kamu yönetiminin yeniden yapilandirilmasi ve YÖK yasasi ile ilgili düzenlemeler tartismalara neden oldu. Yine bu dönemde Istanbul’da meydana gelen bombali terör olaylarinda büyük can kayiplari yasandi. Terör, kamu-oyuyla birlikte AK Parti Hükümeti ve muhalefet partileri tarafindan ortak bir dille lanetlendi. Açilan yolsuzluk dosyalari ve buna bagli olarak gerçek-lestirilen operasyonlar da, bu dönemin gündemindeki önemli konular arasindaydi. Bu yogun gündem arasinda 28 Mart 2004 tarihinde yerel seçimler yapildi. Yerel seçimlerde AK Parti B.09 oy oraniyla, 12 Büyüksehir ve 46 ilde belediye baskanliklari kazandi. CHP oylari n .37’sini alirken, MHP de ’luk baraji asan üçüncü parti oldu. 17 Aralik 2004 tarihli AB zirvesinde alinan karar çerçe-vesinde Türkiye, AB ile tam üyelik müzakerelerine 3 Ekim 2005 tarihinde baslamistir.
SAAT  
   
Bugün 5 ziyaretçi (14 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol